Çocuklarda özgüven



   Özgüven, biz insanlar için çok önemli bir duygusal gerekliliktir; aynı zamanda kendimizi ne kadar önemsediğimizi ve değer verdiğimizin göstergesidir.Her duyguda olduğu gibi özgüven duygusu da zamanla değişkenlik gösterebiliyor.Yaşadığımız olaylar, çevremiz bizdeki duygusal değişikliklere yol açabiliyor.Kendimizi iyi hissettiğimiz dönemler ve hissetmediğimiz dönemler olabiliyor.Eğer iyi hissetmeme durumu çoğunluktaysa. İşte bu ruhsal dengemizi sarsabilir.
    Şu bir gerçek ki özgüven, doğuştan sahip olunabilecek ve kolay erişilebilecek bir duygu değildir.Özgüven sahibi olmamız ya da olmamamız yaşadığımız aile koşullarına ve çevresel faktörlere bağlıdır. Bizler, toplum yaşantısında içgüdüsel olarak yanlış birşey yapma korkusuyla düşüncelerimizi bastırmaya çalışırız. Maalesef bunu çocuklarımıza da yapabiliyoruz. Onlar yanlış bir şey yapmasınlar, herkes tarafından mükemmel gözüksünler diye bir çok şeyi onların adına konuşuruz, işlerini hallederiz, yeri gelir eleştiririz. Bizler çocuğumuzun kendi kendilerine yapabilecekleri şeyleri yaparak onlara iyiik yaptığımızı düşnuruz.Fakat maalesef onlara zarar veriyoruz. Anne babasının her işini yaptığını gören çocukta ileride problem çözme becerisi eksik olabiliyor.
    Sizlere kendimden bir  örnek vermek isterim; oğlum iki üç yaşlarında iken üstünü kirletmesin, lekeli bluzla misafirlikte oturmasın diye yemeğini hep ben yedirirdim.Ya da düşmesin canı acımasın, düşerse aile büyükleri bizi eleştirmesin diye hep elinden tutarak yürütürdüm. Sonrasında bunun ne kadar yanlış olduğunu fark ettim. Oturduğu yerde bizim yemek yedirmemizi bekler hale geldi, asıl üzüldüğüm; üzerine en ufak bir şey döktüğünde “üstüm lekelendi” diye soylenip ağlamaya başlaması oldu.
    Ben, yaptığım davranışın yanlış olduğu bilincine çok çabuk vararak, ona üstüne bir şey dökülebileceğini bunun gayet normal olduğunu söyleyip bir süre lekeli kıyafetlerini hemen değiştirmemeye başladım.Ona hata yapabileceğini, hataların biz insanlar için olduğunu yaşadığı her hayal kırıklığında anlattım.Çok şükür ki her zaman sevildiğini hisseden, kendiyle barışık , sosyal ve sevgi dolu bir çocuk öldü.
Biz bilinçli ebeveynler olarak özgüven eksikliği ve bastırılma duygusunun çocuklarımızda nelere yol açtığını biliyoruz. Üç dört  yaşlarında başlayan özgüven gelişimi çocuğumuzun mutlu olmaması ve kendisini değerli hissetmesi için çok önemlidir. Yapacağı her harekette başkasının onayına ihtiyaç duyan, mutsuz çocuklar yetiştirmemek için bizlere bazı görevler düşüyor;
-Beklentilerimiz gerçekleşmese dahi, doğruları ve yanlışlarıyla onları  sevdiğimizi göstermeliyiz.
-Aşırı korumacı,mükemmelliyetçi ya da eleştirisel olmamalıyız.
-Kendi yapabilecekleri şeyleri yapmalarına izin vermeli ve ardından  başardıkları için takdir etmeliyiz.
-Çocuğumuzun yaşına uygun sorumluluklar vermeliyiz.
-Aile olarak birbirimize güvendiğimizi hissettirmeliyiz.
-Yanlışlarını onun kişiliğini zedelemeden söylemeliyiz.
-Ardaşlarıyla, kuzeniyle ya da komşunun çocuğuyla kıyaslamamalıyız. Kıyaslanan çocuk onları geçmek için adeta yarış atına döner ve bu onda mutsuzluk yaratır.
Sevgili anneler, hadi gelin önce kendimizi eğitelim ve çocuklarımızı özgüveni yüksek, mutlu bireyler olarak yetiştirelim. Mutlu ebeveynler, mutlu çocuklar!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yorumlarınız için teşekkürler...